Oğuz Aşiretinin Dini İnanışları,Gelenek ve Görenekleri

        
  Oğuz Aşiretinin Dini İnanışları,Gelenek ve Görenekleri
İslam öncesi durumdan ibarettir.İslam öncesi bulunan inanışlar Gök Tanrı ve Şaman inanışıdır.Tanrılarına Oğuz göçebelerinde Uluğ Bayat adı verilirdi.Bu inanışlar çok gelişen inanış değildi.Fadlan Oğuz bölgelerinden geçerken bir takım sorulara maruz kalmıştı.Tanrının bir karısı var mıdır şeklinde sorular sorulmuştu kendisine.Ayrıca Oğuzların yaşadıkları bölgelerde tapınaklar,mabetler görülmez.Din bu manada yaygın olarak yaşanmıyordu.Kendi manevi şahsiyetlerine saygı gösteriyordular.Kam,şam gibi Türkmenlere unvanlar verilirdi.Korkut Ata gibi.Ayni olarak da ata unvanı da kullanılmıştır.
Kam unvanı daha çok din adamlarına verilen isimdi.Kaan baba demekti,ata unvanı sonradan da babanın yerini almıştı.Bu aşiretlerin gömülme şekli,sırtında elbisesi,üzerinde silahı ve önemli şahsi eşyaları ile gömülürdü.Mezarları oda şeklinde kubbemsi biçimde oluyordu.Kümbet,Türkmen çadırına da benzetilirdi.Mezarlık mimarisi bu şekildedir.O oda biçimindeki mezarın tavanı çamurdan kubbe,huni şeklinde oluyordu.Mezara konulurken elinde kımız konulurdu.
Ölünün kalan atları kesilerek yenirdi.Bu cenaze merasimine yuğaşı denilirdi.Bu gelenek sure gelen bir gelenektir.Anadolu’da genellikle orta kesimde cenazeden sonra yemekler verilir.Bu günümüzde de devam etmektedir.Mesela Mevlana’nın vefatından sonra cenaze korteji önünde 3 boğa bulunmuş,bu boğaların her biri tekkelere gönderilip fakir-fukaraya dağıtılmıştır.

Ölen kişi sağ  iken her öldürdüğü kişi için kendi mezarına balbal dikilirdi.Bu öldürülen kişilerin kendisine cennette hizmetçisi olacağı inancı vardı.Bu öldürme işi baskın sırasında mı yoksa keyfi olarak mı pek bilinmez.Bu durum Göktürklerde de hakimdi.Yuğaşları,yemeklerden sonra atlardan kalan baş,ayak ve derileri sırıklara asılırdı.Çünkü ölen kişi cennete etleri yenen atlarla cennete gidecekti.Eğer bu yapılmazsa ölen kişi cennete yayan gitmek zorunda kalacaktı.Sulara belli bir inanışları vardı.Sularda,akarsularda yıkanılmaz,çünkü su arığdır ve temizdir.Bunu yapan birisi günaha girmiş olarak görülüyor ve hastalanmış biri olarak lanse ediliyordu.Elbiselerini üzerinde paralanana kadar çıkarmazdılar.Eskiyene kadar kullanırdılar.Hastalıklarında karantina sistemini benimsemiştirler.Bu hastalıkla ilgili pek yöntem bilmedikleri için onlara yaklaşmazdılar.Kul ve cariyeler hastalara hizmet eder,yoksullar kendi kaderlerine bırakılırdı.
Gelenek ve görenekleri;kadınlar memleketindeki erkeklerden kaçınma,aynı yerde bulunma,yüz örtme vb gibi özellikler taşımazdı ve tam manasıyla bir serbestlik hakimdi.Bu dönemde erkek-kadın arasında ayrışma henüz yoktur.Fakat Araplarda bu ayrışma söz konusudur.

Sami kesimde böyle tarzda iken kadınlar,Orta Asya’da söz konusu bile değildi.İbn-i Baturta Anadolu ziyareti sırasında kadınların kendisiyle hoş sohbet yapması,onu hacdan gelen biri sanıp cübbesini öpmeleri,erkeklerle yakın diyaloglarını yadırgamıştır.Anadolu’da bu durum oba ve oymaklarda devam eder.Kadının statüsü Yörüklerde,Türkmenlerde ve Alevi kesimde yüksektir.Fadlan Oğuz içlerinden Bulgar Türklerine yönelik ziyaretinde bulunurken kadınların,erkeklerle aynı havuzda bulunduğu görülür.Türkmenlerde kadına karşı ne zina ne de tecavüz,farklı amaçlar olmamış;birliktelik,serbestlik vardı.En önemlisi belli bir rahatlık vardı.Bu göçebelerde intikam,öç alma geleneği yaygındı.Öldürülen birinin intikamı mutlaka alınmak zorundaydı.Akrabalarından biri öldürülmesi,kan dökülmesi gerekiyordu.Belki de İslam geleneğinde olmayan,en tuhaf özellik kişinin üvey annesi ile evlenmesidir.Evlat üvey anne öldüğü zaman babasıyla evlenebilirdi.
Fadlan söyle örnek verir:Subaşı Etrek,babası vefat ettiğinde üvey annesiyle evlenmişti.Düğün dernekleri,bunu açıklayacak en güzel örnek Tuğrul Bey’dir.Tuğrul Bey,Abbasi Halifesi’nin kızı ile evlenirken, kız bir odada kürsü üzerinde oturmuş ve Tuğrul Bey’de o odaya gelip kızı gördükten sonra nara atıp eğlenmişti.Kopuz en önemli aletleridir.Milli yemekleri tutmaçdır.

Bugün Tacikistan dediğimiz halkı oluşturan Tacipler İran kültürüne mensuptur.Arap milletleri bıyıklı ve sakallıdırlar.Ancak bu Oğuz aşiret mensupları ve Türkmenlerde sakal yoktur,bıyık ve uzun saç vardır.İslamlaşmadan sonra sakal sünnet sayılmasına rağmen bu topluluk sakal traşı olmuşturlar.Saç kesimi bunlarda pek görülmez ve saçlarını uzatırdılar.Hatta Van bölgesinde Ermeniler bu Türkmen gruplarıyla karşılaştıklarında onlardan korkarlar.Yayları dikkat çeker ve kılıçtan çok ok kullanmıştırlar.Kendilerine saldırı olduğunda üzerlerinde kılıç,ok,bıçak bulunurdu ve genelde en zor seçim olan yayı kullanırdılar.Bu da kendileri için büyük dezavantaj olmuştu.Giyimleri,deri ve keçe ağırlıklı olduğu belirtilir.Ayakkabıları çarıktan oluşan bir tardaydı.İç giysi olarak da dervişlerin entari giydikleri görülmektedir.Bunlar yazılı toplum olmadıkları için bazı konularda  bilgi sahibi olamıyoruz.
Kalenderilerden Barak Baba,aynı zamanda Yunus Emre’nin de şeyhi olur.Elçisi olarak Arap ülkelerine gider ve üzerinde  kafasında bir boynuz,kulağında küpe vücudunda metaller bulunurdu.Bu Arapların ilgisini çeker ve çok ilginç bulunurdu.Türkmenlerle ilgili bilgileri seyyahlardan öğrenmek mümkündü ve seyyahlar da yılda 2-3 kez gelmekteydi.Yazı bulunmadığından edebi bilgi sahibi olamıyoruz.Sonradan yazıya geçince eserler basılmıştı.İslamla birlikte,yerleşik hayatta birlikte eserler yazılmaya başlanmıştı.Gazneliler,Karahanlılar döneminde önemli eserler hayata geçirilmişti(Kutadgu Bilig gibi).Mizaç ve seciyeleri,yaşam hayat tarzının tesiriyle sert mizaçlıdırlar.Başlıca faziletleri savaşçı özellikleridir.Aynı zamanda konuksever ve namuslu bir milletti.Yaşlıya değer verilir ve Yörük geleneğinde de bu şekilde misafirperverlik hakimdi.

İslamiyet öncesi Türklerde Şamanizm,Göktanrı inancı hakimdi.Şaman inanışı,büyük Tanrı inanışının uzantısıdır.Ayrıca buna atalar kültü de eklenebilir.Bu atalar kültünde ataların ruhu önemlidir.Ruhun kendileriyle birilikte yaşadığına inanırlardı.Atalarının kendilerine yol göstereceğine inanırdılar ve saygı duyardılar.Bir tapınmalık söz konusu değildi ve ölmüş atalarının ruhlarının etkili olacağına inanıyordular.Olağanüstü güç affetmişlerdir.Kendileriyle olacaklarına ve yardım edeceklerine inanıyordular.İnançlarında şaman,tabiat,göktanrı,atalar kültleri vardır.Bu kültlerde ruhlar işlevlerini sürdürmüştür.Tabiat kültlerine örnek Anadolu’da çaput asma geleneği gösterebiliriz.Bu eski zamanlardan gelmektedir.Bunu yaparken bazı ağaçların güç verdiğine inanış etkili olmuştur.İslam dünyası bu çaput işine karşıdır.Çünkü Allah inanışına tamamen terstir.Anadolu’da başka tabiat kültlerine örnek olarak Çorum’daki Denek Dağı örnek gösterilebilir.Gene böyle bir çok dağ bulunur Anadolu’da.Bu dağlara tabiat kültü çevresinde olağanüstü anlamlar yüklenmiştir.Bu Denek Dağı’nda törenler yapılmış ve kurbanlar kesilmiştir.Ülkemizde Alevi inanışında eski Türk inanışları daha çok görülür ve daha yaygındır.İslam bu kesim arasında daha yüzeyseldir.Çaput bağlama olayı Yörüklerde de yaygın bir gelenektir.Anadolu’da bu tip kutsal sayılan başka bir dağ da Kaz Dağı’dır.Bazı ağaç türleri kutsallık affettiği için türbelerin yanında bu ağaçlar bulunurdu.Bu ağaçların kutsallığı Anadolu’da epey yaygındır.Tahtacılar bu açıdan en belirgin aşiretti.Bunların yöresi Eğirdir-Burdur çevresindedir.Ağacın ruhu olduğuna inanma vardır.

Taş kültleri de diğer kült anlayışıdır.Bu anlayış menkibenamelerde geçer.HZ. Ali’nin ayak izlerine rastlanıldığı söylenir ve bu taşlara dokunulmazdı.İslamiyet’te Hacı Esvet Taşı da kutsal bir taştır.Türklerde Hızır’ın atların ayak izlerine rastlanır ve bunlara dokunulmamıştır.Tapınmada dağlara veren kutsallık kalkmaz.Bazı sofiler inzivaya çekilmek için bu dağlara çıkmıştırlar.Çünkü dağ tepeleri Allah’a yakındır,böyle bir inanış vardı kendilerinde.Hıra ve Tanrı dağları bu ibadet alanlarına örnektir.Yüksek yerlerde ibadet yapma yaygındır.Mesela Ebu İshak Kazaruni’ye kesişler haber yollar ve onu ALLAH’A yakınlık için dağa davet ederler.O da halkı bırakıp gelirsem ne halde olurlar der,vazifesini bırakmaz istemez ve reddeder bu teklifi.
Şamanizm bir inanış,bir kültürdür aslında.Şamanlar,tanrı ve ruh ile temasa geçerdiler.Şamanlar ruhun bedenden ayrımını sağlardılar.Tabiat olaylarını yönlendirirdiler.Ateşe hükmederdi ve bu Anadolu’da Rifaiyelilerde vardı.Bütün bozkır toplumlarında,dünyanın bazı kesimlerinde(Kanada-Amerika’nın kuzeyi)bu inanış bulunurdu.Gene Avrupa’da Germen kavimlerinin arasında da bu şaman kültürü hakimdi.Türklerde dinlere bakılacak olursak ilk olarak Uygurlarda Maniezm dini hakimdi.Gene Budizm dini yaygın olmuştur Türkler arasında.Başka yaygın bir din,Hıristiyanlığın bir kolu olan Nesturilik etkili olmuştur.Bu Nesturilik İznik ve İstanbul konsüllerinde reddedilir.Bu Nesturiler mecburu olarak göç etmek zorunda kalır ve bir kısmı Orta Asya’ya gelir,bu Türkler arasında yerleşirler.Hazarlar ile birlikte Yahudilik başka etkin bir din olmuştur.

Anadolu’da Zerdüştlük ateş kültünde çok yaygındır.Bu Zerdüştlük Türklere has değil İran’dan geçmiştir.Ve böylece Doğu Anadolu Mecusilik kültü ile tanışmış oldu.Dersim’de etkisi halan devam eder Mecusiliğin.Ateşi söndürme,işeme,tükürme katiyen olmazdı.Bu ateş kültüne güneşe inanma da dahilidir.Güneşe dua etme,güneşin yansıttığı ışınları öpme geleneği vardı

-
 Akademik bir konudur,Tarih Bölümünün dersi sırasında not tutulmuştur.


1 yorum:

  1. Unknown dedi ki...

    Teşekkürler çok güzel bir paylaşım olmuş. konya düğün salonu

Yorum Gönder

 
solucan gübresi